Mar 072017
 
4.995 views

IBM Ticari Kuantum Bilgisayarlar Gerçekleşmek Üzere

Independent‘te yayınlanan bir makaleye göre IBM Q adıyla kurulan yeni bir bölüm ticari kuantum bilgisayarları hayata geçirmek için kolları sıvamış durumda.

IBM yetkilileri, klasik bilgisayarlarla ele alınamayan ve hala çözülememiş bazı karmaşık problemleri halledebilmek için kuantum bilgisayarlara ihtiyaç duyulduğunu belirtiyorlar.

Ticari Kuantum Bilgisayarlar

Foto: tr.wikipedia.org

Kuantum bilgisayarların üzerinde çalışacak uygulamalar klasik bilgisayarlar üzerinde koşan uygulamalardan farklı olmak zorunda. Bu yüzden IBM Q yetkilileri bu tür uygulamaların yıl sonuna doğru yayınlanacak simülatörler üzerinde geliştirilmeye başlanması gerektiğini vurguluyor. Bu çalışmalarla ilaç endüstrisi, malzeme geliştirme ve yapay zeka gibi alanlarda yeni çözümler üretilmesi bekleniyor.

Klasik bilgisayarlar elektronik devre kapılarının açık veya kapalı olmasına, yani sadece 0 ve 1’lerden oluşan iki tabanlı aritmetiğe dayanıyor. Sıfır veya bir konumunu belirten birim “bit” olarak adlandırılıyor. Halen 8 bitlik, 32 bitlik ve 64 bitlik sistemler yaygın olarak kullanılmakta.

Kuantum bilgisayarların temel birimine ise “qubit” (kübit) adı verilmiş. Bu sistem fotonların dikey ve yatay polarizasyonlarını kullanır ve iki fazlı kuantum sistemi (two-state quantum system) olarak anılır. Kübitler 0, bir ve bu ikisi arasında bir başka değer daha alabilir. Bunlara ek olarak daha fazla “durum”a sahip olabilen kuditler üzerinde de çalışmalar sürmektedir.

Rus Kuantum Merkezi’nden yapılan açıklamaya göre beş seviyeli bir kudit ile kuantum hesaplamalarının yapılabildiği gösterildi.

Öyle görünüyor ki, kuantum bilgisayarlarla tanışmamız için çok fazla beklememiz gerekmeyecek.

Ahmet Aksoy

Kaynaklar:

Şub 262017
 
5.594 views

Elon Musk doğru mu söylüyor?

Elon Musk doğru mu söylüyor?

The Sun yazarı Zoe Naumann’ın haberine göre teknoloji milyarderi Elon Musk, “Yapay Zeka yaşamı anlamsızlaştıracak” uyarısını yapıyormuş. Ne dersiniz?

Elon Musk doğru mu söylüyor?

Resim: nypost.com: Elon Musk

Şahsen bu görüşe katılmıyorum.

Bir zamanlar havadan ağır cisimler uçamaz diyen yetkililer; inekler sütten kesilecek diye otomobillerin yasaklanmasını isteyenler vardı.

Ne kadar korkutucu olursa olsun, insanoğlu teknolojiyi hep kendi konforu için kullanabilmeyi başarmıştır.

Bu kez durum değişir mi? Sanımıyorum. Çünkü insanoğlu bir yandan kendisini de değiştirmeye devam ediyor.

Musk’ın kaygılarında haklı olduğu yanlar var. Örneğin insanların çok büyük bir kesimi yakın gelecekte “işsiz” kalmaya aday. Çünkü onların yerini doldurmaya hazır ve maaş bile istemeyecek, uzun mesai saatlerine itiraz etmeyecek bir robot ordusu hızla geliyor.

Musk’ın ve diğer ultra-zenginlerin bu konudaki asıl endişesi, üretilen malları satın alması gereken “müşterilerin” kaybedilmesi riskiyle ilgilidir. Musk buna da bir çözüm öneriyor: küresel düzeydeki işsizlere “evrensel gelir” sağlanması. Böylece temel müşteri kitlesi kaybedilmemiş olacaktır.

Robotların insanları işsiz bırakmasının kerşılığı olarak Bill Gates de “üretici robotlar için çalıştıranlardan vergi alınmasını” öneriyor.

Yapay zekanın “yaşamı anlamsızlaştıracağı” öngörüsüne katılmamakla beraber, her iki öneriyi de destekliyorum. Böylece yaratılan zenginliklerin toplumsal olarak bölüşümü açısından küçük de olsa bir adım atılmış olur.

Elbette bu “evrensel gelir” düzeyinin bizim “asgari ücret” kadar komik düzeyde olmaması gerekiyor. Amaç müşteri kaybetmemek olacağı için bu konuda daha iyimser olduğumu da itiraf edeyim.

Ben gelecekten korkmuyorum. Siz de korkmayın!

Ahmet Aksoy

Kaynaklar:

Ağu 262016
 
5.091 views

Hürriyet Gazetesi Datasıyla Derin Öğrenme Çalışmaları

Açık Kaynaklı DerlemTR Projesi‘nin yeni aşamasında, Hürriyet Gazetesi yetkilileri “derin öğrenme” (deep learning) konulu çalışmalarımızda gazete arşivlerinden yararlanma isteğimizi yine olumlu karşıladı. Başta Sayın Ersay Dizman olmak üzere, gazete yetkililerine tekrar teşekkür ediyorum.

Hürriyet Gazetesi Datasıyla Derin Öğrenme Çalışmaları

Bu aşamada yine python dilini kullandım ve 2010 yılı Hürriyet Gazetesi arşivlerini taratarak “uygun” haberleri bir araya topladım. Haberlerin tarihi, başlığı, muhabiri veya yazarı belli değil. Çünkü bu bilgilere ihtiyacımız yok.

Yapacağımız çalışmalar “word2vec” yöntemine odaklanmış durumda. Bu yöntem, sözcüklerin komşuluk ilişkilerini vektörel olarak değerlendirerek “müdahalesiz” bir eğitim mekanizması oluşturuyor ve buna bağlı sonuçlar üretiyor. Daha önce yazdığım “Word2vec yöntemiyle Türkçe sözcüklerin ilişkilendirilmesi” isimli yazıma bir göz atmak isteyebilirsiniz.

Bu tür çalışmaların en zor tarafı yeterli büyüklükte, düzgün ve güvenilir veri kümelerine (dataset) sahip olmanın zorluğu. Hele Türkçe için alan neredeyse tamamiyle boş. Sağlıklı bir eğitim sağlayabilmek küçük veri kümeleriyle mümkün olmuyor.

Bu yüzden DerlemTR projesi bünyesinde yapacağımız çalışmalarda kullanacağımız veri kümelerini aynı zamanda bu konularda çalışmak isteyen diğer araştırmacılara da karşılıksız olarak açıyoruz. Böylece dilimize yönelik araştırma ve değerlendirmelere bir katkımız olacağına inanıyorum.

Yeni çalışmamızın ilk veri kümesi Hürriyet gazetesinin 2010 yılı arşivindeki haberlerden türetildi. Diğer yıllarla ilgili çalışmalarımız devam ediyor.

Çalışmamızda sözcükleri cümle, paragraf, haber gibi gruplaşmalardan bağımsızlaştırdık. Noktalama işaretlerini, durak sözcüklerini ve sayıları kaldırdık. Sonuçta sadece bir ardışık sözcükler listesi elde ettik.

Sözcükleri düzenlerken inceltme/uzatma işaretlerini temizledik. Çok sık kullanılan, ama kullanılmadığında cümlenin anlamını pek fazla değiştirmeyen durak sözcüklerini (stop-words) listeden sildik. Bütün sözcükleri küçük harfe çevirdik ve sadece geçerli sözcükleri bıraktık. Böylece elimizde birbirinden birer boşluk işaretiyle ayrılan, peşpeşe dizilmiş sözcükler kaldı. Bu yapı CBOW (continuous bag of words), yani “sürekli sözcük torbası” olarak adlandırılıyor. Dosya aslında bir metin dosyası. Ama bu dosyayı bir metin editörüyle incelemek pratik olarak mümkün değil. Çünkü noktalama işaretleri yok. Bu yüzden milyonlarca sözcükten oluşan tek bir cümleden oluşuyormuş gibi davranacaktır.

Word2vec sistemini kullanarak sonuç almak için önce bu sistemi eğitmek gerekiyor:
1- Ardışık olarak kullanılan sözcük çiftlerini belirle ve “_” işaretiyle bağla
2- Sözcük listesindeki kümeleşmeleri sapta (clustering)
3- Sözcük listesini eğit
4- Eğitilmiş dosya bilgilerini kullanarak ilişki raporları üret

Bu amaçla, ben de https://github.com/danielfrg/word2vec adresinde ayrıntılı bir şekilde açıklanan işlemleri kullandım. Seçtiğim vektör boyutu: 100.

Eğitim dosyası (hurriyet_2010.txt) ve eğitilmiş veri dosyasına (hurriyet_2010.bin) https://drive.google.com/drive/folders/0B_iRLUok9_qqOFozeHNFMjRHTVk adresinden ulaşabilirsiniz.

“turkce-stopwords.txt” isimli dosya da aynı adreste yer alıyor. (İlk çalışmalarımızdan elde ettiğimiz derlem dosyası da gensozluk.txt adıyla aynı yerde.)

Word2vec veya benzeri yöntemlerle ilgili çalışmaların pek çoğu hala araştırma düzeyinde. O yüzden etkin bir sonuca ulaşmak için farklı parametreler kullanmak gerekebiliyor. Örneğin ardışık kelimeleri sadece 2 ile sınırlı tutmak yerine bu sayıyı arttırabilirsiniz.

Ya da vektör boyutunu 100 yerine 300 veya 500 yapabilirsiniz. Ancak veri kümesi ve vektör boyutları büyüdükçe daha fazla bellek ve işlemci gücüne gerek duyuluyor. Kendi çalışmalarımda 4 çekirdekli ve 4GB belleğe sahip bir bilgisayar kullanıyorum. Bu özellikler Yapay Zeka veya Derin Öğrenme türü çalışmalarda oldukça zayıf. O yüzden ben vektör boyutunu 100 ile sınırladım. Siz bu sayıyı makinenizin gücüne bağlı olarak istediğiniz kadar yukarı çekebilirsiniz.

Yazımı sonlandırmadan önce, önceki yazımda da kullandığım bazı sözcüklerle ilişkisi saptanan sözcük listelerini paylaşayım: (benzeşen sözcükler yüklenen modelin sözcük vektörlerinin kosinüsü alınarak bulunuyor. Benzer -birbiriyle yakından ilişkili- sözcükler benzer şekilde kümeleniyor.)

insan: [‘insanın’ ‘insana’ ‘insanı’ ‘insanların’ ‘insanlar’ ‘insanlardan’
‘insanlara’ ‘insanımız’ ‘bitmek_tükenmek’ ‘insanoğlunun’]

macera: [‘masal’ ‘eğlenceli’ ‘büyülü’ ‘geceler’ ‘nostalji’ ‘romantizm’ ‘hikayeler’
‘dövüş’ ‘romantik’ ‘sahneleri’]

öfke: [‘korku’ ‘huzursuzluk’ ‘kızgınlık’ ‘derinden’ ‘umutsuzluk’ ‘öfkeyi’
‘öfkesini’ ‘üzüntü’ ‘endişeyi’ ‘tavırları’]

karanlık: [‘kirli’ ‘derin’ ‘izlerini’ ‘hüzünlü’ ‘görünmeyen’ ‘vahşi’ ‘dramatik’
‘geçmişin’ ‘bakılırsa’ ‘gürültülü’]

öykü: [‘şiir’ ‘tiyatro_oyunu’ ‘müziklerini’ ‘eserlerini’ ‘piyano’ ‘şiirler’
‘türküler’ ‘ali_poyrazoğlu’ ‘drama’ ‘bale’]

cumhuriyet: [‘mustafa_kemal’ ‘cumhuriyetin’ ‘atatürk’ ‘dersim’ ‘cumhuriyetimizin’
‘kemal_atatürk’ ‘gazi_mustafa’ ‘istiklal’ ‘ismet_inönü’ ‘ulu_önder’]

savaş: [‘savaşı’ ‘savaşın’ ‘savaşta’ ‘sovyet’ ‘savaşa’ ‘soğuk_savaş’ ‘çatışma’
‘çatışmalar’ ‘saddam’ ‘savaştan’]

ayşe: [‘hülya’ ‘aysel’ ’emine’ ‘derya’ ‘gamze’ ‘zehra’ ‘hatice’ ‘esra’ ‘fatma’
‘elif’]

recep: [‘kadir’ ‘necati’ ‘erdal’ ‘muharrem’ ‘ismail’ ‘arif’ ‘sedat’ ‘orhan’
‘ibrahim’ ‘suat’]

Ham veri miktarı arttıkça daha sağlıklı ilişkiler yakalamak mümkün oluyor.

Veri dosyasının eğitilmesi sürecini bir başka yazımda örnekleyeceğim.

Konuya bir programcı olarak ilgi duyuyorsanız https://github.com/danielfrg/word2vec adresini ayrıntılı bir şekilde incelemeyi sakın ihmal etmeyin.

Ahmet Aksoy

Ara 102014
 
2.008 views

Amerikada Üretiliyor Ama Tasarımı Kenyadan

Amerikada Üretiliyor Ama Tasarımı KenyadanAmerika’da tasarlanıp, Tayvan’da, Malezya’da, Hongkong’da, Türkiye’de, vb üretilen ürünleri artık doğal karşılıyoruz. Amerika Birleşik Devletleri uzun zamandır “bilgi” tekelini elinde tutup, üretimini taşaron ülkelere yaptırma politikasını izliyor.

Ancak bu kez tam tersine bir ürün var ortada. Bu ürünün tasarımı Kenya’da yapıldı. Üretimi ise Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılıyor.

Ürünün kod adı BRCK. Bu bir router. Mobil olarak kullanılıyor ve internet erişiminin ve elektrik enerjisinin sorunlu olduğu bölgelerde kullanılma üzere tasarlanmış. Bağlantılarını ethernet kartıyla, wi-fi ağları üzerinden veya SIM kartları aracılığıyla gerçekleştiriyor ve kendi sabit diskine depoladığı bilgileri erişimin olmadığı zaman kullanıma sokuyor.

Radikal Blog’da yer alan yazının giriş bölümünde şunlar var:

Kenya’da Tasarlandı  Amerika‘da Üretiliyor

Tersine çok alışmışız. Eğer bir cihaz Amerika’da tasarlanıp, Kenya’da üretilmiş olsaydı dikkatimizi bile çekmezdi. Ama Kenya’da geliştirilp, üretimi Amerika’da yapılan bir cihaz ister istemez dikkatimizi de çekiyor.

BRCK kod adlı bu sıradışı cihaz, mobil bir internet router. Web bağlantısını 3 farklı yöntemle sağlıyor:

1- Ethernet kablosuyla
2- Wi-fi kablosuz ağlar üzerinden
3- Normal bir SIM kartııyla 3G veya 4G bağlantısı kurarak

Sağladığı bağlantıyı aynı anda 20 kullanıcı ile paylaşabiliyor.

Bu cihaz elektrik ve internet erişimi sorunlu olan bölgelerde çok daha işlevsel. Bu özelliği sayesinde daha şimdiden 45 ayrı ülkeden sipariş almış durumda.

Yazının tamamına http://blog.radikal.com.tr/bilim-teknoloji/kenyada-tasarlandi-amerikada-uretiliyor-76628 adresinden erişebilirsiniz.

ahmet aksoy

Kas 212014
 
2.127 views

Bitkiler de İnternet Üzerinden Haberleşiyor

Şaka gibi değil mi? Bitkiler de internet aracılığıyla birbirine bağlıymış. Elbette bu internet bizim bildiğimiz internet değil ama, işlevleri aynı. Ağaçların, bitkilerin birbirleriyle haberleşmesini sağlıyor.

corrhizae

Resim: howplantswork.com

www.bbc.com adresinde yayınlanan bir habere göre (http://www.bbc.com/earth/story/20141111-plants-have-a-hidden-internet) bitkiler, mantarlar (fungus) aracılığıyla yeraltındaki özel ağlar üzerinden birbirleriyle haberleşiyor. Hatta sadece haberleşmekle kalmıyor, besin transferi de yapabiliyorlar. Hatta çevrelerindeki istenmeyen bitkilere yine bu ağ üzerinden zararlı ve zehirli besinler gönderebildikleri de saptanmış.

Sözü edilen mantarların vücutları “mycelium” adı verilen ipliksi yapılardan oluşuyor. İşte bu ipliksi yapılar yeraltında bir tür ağ oluşturarak farklı bitkilerin kökleri arasında bağ kuruyorlar.

Yazıda açık arazide yetişen bitkilerin %90’ının mantarlarla karşılıklı çıkar ilişkileri içinde olduğu belirtilmiş. Üstelik bu ilişkiler yeni keşfedilen ilişkiler değil. 19. yüzyılda yaşayan Alman biyolog Albert Bernard Frank, bitki kökleriyle mantarlar arasındaki bu ilişkileri tanımlamak için “mycorrhiza” terimini kullanmış.

Mycorrhiza bağlantılarında bitkiler mantarlara besin olarak karbonhidrat sağlıyor. Buna karşılık olarak ta mantarlar bitkilerin su, fosfor ve azot kaynaklarına kendi “mycelia” yapılarının üzerinden ulaşabilmelerine izin veriyor. Bu ilişkiler ayrıca, mantarların, köklerini sardıkları bitkilerin bağışıklık sistemlerini güçlendiren kimyasallar salgılamasını da tetikliyor.

Bütün bu ilişkiler aslında kendi vücudumuzda bulunan, sindirim ve bağışıklık sistemlerimizin daha sağlıklı çalışmasını sağlayan mikro organizmalar gibi, bitkilerin daha sağlıklı yaşamasını ve ortama uyum göstermesini kolaylaştıran ilişkiler.

Toprağın olur-olmaz yapay maddelerle gübrelenmesi, haşerelere ve zararlı bitkilere karşı ilaçlanması acaba bu yer altı intenetini, yer altı dayanışmasını nasıl etkiliyor?

mycorrhizae

Peki, çoğumuz için bitkilerin taştan, topraktan, ya da her hangi bir cansız nesneden farkları ne?

Biz, gelişmiş (!) insanların birbirine karşı duygu ve davranışlarına bakınca, belki de bu soruyu hiç sormamak daha doğru. Ne dersiniz?

ahmet aksoy

Kaynaklar:

Anahtar sözcükler: internet, mantar, fungus, mycelium, mycorrhiza, Albert Bernard Frank, bitki, mikro organizma, dayanışma

Eyl 162014
 
2.269 views

Dijital Fiyaskolar

Dijital fiyaskolarDijital dünyanın  her yere uzandığı, her girişime bir şekilde bulaştığı bir aşamadayız. Yeni ve geleceği parlak mobil bilişim ürünleri birbiri ardına boy gösteriyorlar. Ancak böyle bir ortamda, büyük beklentilerle yola çıkan pek çok dijital projenin fiyaskoyla sonuçlandıklarını görüyoruz. Bazı ürünler ise, doğal yaşam sürelerini tamamlamış oldukları için yavaşça sahneden çekiliyorlar.

İşte bu fiyaskoların ve tedavülden kalkmaların bazılarını sizin için derledik. Kapitalist teknolojinin acımasız ve tüketim odaklı dişlilerinden, bazan dünya devleri de nasiplerini alıyorlar:

Google Glass: Pratik olmasına ve şık görüntüsüne rağmen Google Glass projesi hem fiyatının yüksek bulunması, hem de gizli video kayıt potansiyeli taşıması nedeniyle bir çok kullanıcı ve kurumun tepkisiyle karşılaştı. İngilizler başta sinema, tiyatro ve spor salonları olmak üzere pek çok mekanda Google Glass kullanımına kırmızı ışık yaktılar. Google tarafından başlatılan bu proje, “kişisel ve ticari mahremiyet” konularında bazı etik tartışmaların başlamasını da tetiklemiş oldu.

Microsoft Windows 8: Windows 8’in yeni tasarımı kullanıcılardan umulan ilgiyi göremedi. Piyasaya girdiği ilk 6 ayda oldukça iyi satışlar yapması, bu ürünü eleştirel baskılardan korumaya yetmedi. Microsoft, 2013 – Ekim ayında Windows 8.1 sürümünü duyurmak zorunda kaldı.

Microsoft Windows Vista: Rakiplerine karşı üstünlük sağlayacak yeniliklerle piyasaya sürülen bu işletim sistemi, yapılan istatistiklere göre, XP kullanıcılarının sayısına bile ulaşamadı. Yavaşlığı, çok fazla hata içermesi ve yüksek donanım özelliklerine ihtiyaç duyması bu kaçınılmaz sonuca yol açtı.

MSN: 2005 yılında piyasaya giren ve dünya çapında oldukça yaygın bir kullanıcı kitlesi bulunan MSN, facebook ve twitter gibi sistemler tarafından sunulan pratik yeniliklere ayak uyduramayınca, 2013 yılının Nisan ayında çalışmalarını sonlandırdı. MSN üyeleri, Microsoft ailesine yeni katılmış olan Skype’a kaydırıldı. MSN’in yoğun şekilde kullanıldığı bazı ülkeler bu durumdan hiç te hoşnut görünmüyor.

Sanal klavyeler: Dijital dünyaya yeni bir soluk getireceğine muhakkak gözüyle bakılan lazer temelli sanal klavyeler ne yazık ki yeterli performansı sağlayamadılar. Özellikle akıllı telefon ve benzeri küçük cihazların çok daha konforlu bir şekilde kullanılmasını sağlayabileceği için bu araçlara büyük önem veriliyor. Ancak yapılan tüm çalışmalara rağmen kullanıcı tarafından büyük oranda kabul gören bir ürün geliştirmek mümkün olmadı. Alınan başarısız sonuçlara rağmen, ilgili firmalar ürün geliştirme çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor.

Masaüstü bilgisayarlar: Dijital dünya iyice mobilize oldu. Bu nedenle, sabit, hantal ve gelişmelere ayak uydurmakta zorlanan masaüstü bilgisayarlar artık müşteri bulmakta zorlanıyor. Dizüstü bilgisayarlar, tabletler ve akıllı telefonlar karşı konulamaz bir avantaj elde etmiş durumdalar.

Ahmet Aksoy – Mobil Bilişim

Kaynaklar:
http://www.complex.com/pop-culture/2011/04/the-50-worst-fails-in-tech-history/blackberry-playbook
http://www.digitalage.com.tr/2013un-dijital-fiyaskolari/