Limitsiz Zeka
Limit Yok (Limitless) isimli filmi iki parça halinde izledim. İlk bölümü dün gece geç saatlerde izlemiştim, kalanını da bugün izledim.
Aslına bakarsanız, bu filmi daha önce de izlemişim. Ama ayrıntılarına fazla dikkat etmemişim herhalde. Sonunu bile belleğime farklı kaydetmişim. Filmle ne büyük tezat!…
Bu yazıda bir film eleştirisi veya tanıtımı yapmayı amaçlamıyorum. O yüzden, izninizle konuyu, filmi izlemeyenler için kısaca özetleyeyim:
Filmdeki kahramanımıza, tesadüfen karşılaştıkları uzak bir akrabası, küçük bir hap verir. Hapın ne işe yaradığına ilişkin pek fazla ipucu da vermez. “Yazar bunalımı” içindeki kahramanımız, süresi dolmasına rağmen yazması gereken kitabı yazamamaktadır. Borçları birikmiştir. Kız arkadaşı onu terketmiştir. Tam bir ruhsal ve fiziksel çöküş içindedir.
Daha kötüsü olamayacağı düşüncesiyle hapı yutar.
Onu tam bir sürpriz beklemektedir. Uyuşturucu olmasından kuşkulandığı ilaç bir kaç dakika içinde onu süper bir insana çevirir. Tüm algıları olağanüstü düzeyde keskinleşmiş, belleği ve muhakeme yeteneği doruklarına tırmanmıştır.
Kitabını 4 gün içinde yazıp bitirir. Ondan umudunu kesmiş olan editörü şaşkınlık içindedir…
Evet! Konunun özeti bu aslında… Ancak filmin gerilimini canlı tutmak için aksiyona ihtiyaç var. Bu yüzden işin içine kötü adamlar, brokerlar, büyük sermayedarlar girer. Üstelik ilacın olumlu etkisi kalıcı değildir; üstelik yan etkileri vardır.
Aksiyon ve gerilim, film boyunca etkisini sürdürür. Kısacası sıkılmadan, zevkle izleyebilirsiniz.
Filmin yönetmeni Alessandro Rossi. Oyuncuların bir kısmı şöyle: Bradley Cooper, Robert de Niro, Abbie Cornish, Andrew Howard, Anna Friel ve Johnny Whitworth.
Film 2011 yapımı. Ancak ana tema bana pek te yabancı gelmedi. Yaklaşık 45 yıl önce, ODTÜ kütüphanesinde okuduğum bir bilimkurgu öyküsünde benzer bir konu işlenmişti. Ne kitabın adını, ne de yazarını hatırlamıyorum. Ama çok güzel kurgulanmış bir öyküydü.
Öykümüz, bir günlük şeklinde tasarlanmış. Yazarı zeka özürlü. Çok kısıtlı bir sözcük dağarcığı var. Cümleler çok kısa. Çocuksu.
Kahramanımızı bir laboratuvarda kobay olarak kullanıyorlar. Aynı laboratuvarda fareler üzerinde kullanılan ilaç harikalar yaratmakta, farelerin beyin fonksiyonlarında olağanüstü gelişmeler olmaktadır.
Aynı ilacı kahramanımıza da veriyorlar ve farelerde görülen gelişmeye benzer gelişmeler onda da ortaya çıkıyor. Bu değişiklikleri kahramanımızın günlükte kullandığı dilden kolayca izleyebiliyoruz. Yeni kelimelerin sayısı artıyor, cümleler uzayıp derinleşiyor.
Bu gelişme öyle bir boyuta geliyor ki, kahramanımız beyin fonksiyonlarının geliştirilmesi ile ilgili konularda büyük bir uzman haline geliyor.
Öykümüzün sonu, ne yazık ki oldukça acıklı. Yükseliş süreci, sonu ölüme varacak hızlanmış bir çöküş süreciyle sonlanıyor. Günlüğün dili bu çöküş sürecini de aynen yansıtıyor. (Bu arada işin içine aşk falan da karışıyor ve öykünün duygusal atmosferini iyice pekiştiriyor.)
Öyle görülüyor ki, insan oğlu mucizelerden hiç bir zaman vazgeçmiyor! Üstelik bu nanoteknoloji çağında, pek çok mucizeye de şahit oluyoruz zaten. Çelikten yüzlerce kez dayanıklı, bir o kadar da hafif graphene gibi malzemeler günlük yaşamımızın için giriyor artık. Elektronik iletişim, yaşamımızın doğal bir uzantısı haline dönüştü. 50 yıl önce Uzay Yolu maceralarında izlediğimiz pek çok hayal ürünü araç-gereç, şimdi gündelik yaşamımızın içinde, hatta bazıları hayalin bile ötesine geçti.
Son yıllarda yapay zekanın insanın konumunu nasıl etkileyeceğini tartışıyoruz. İnsana gerek kalacak mı? Yoksa insan da türü tükenmiş canlıların arasına mı karışacak?
Aslında bu kadar karamsar olmaya gerek yok belki de. Ancak, teknolojik gelişmeler bir yandan insanın doğal kapasitesini daha iyi kullanabilmesini sağlarken, yapay uzuvların işin içine girmesi insanı “süper” niteliğe doğru taşıyacak gibi. Bu hibrid yaşam tarzı nereye kadar gidebilir, onu şimdiden öngörmek çok kolay değil. Ama örneklerini şimdiden görebiliyoruz.
Sizi daha fazla yormamak için, yapay zekanın insanoğlunu nasıl etkileyebileceğini bir başka yazımızda ele alalım.
Beni izlemeye devam edin.
Ahmet Aksoy